19 Temmuz 2007 Perşembe

Defineci Hikayeleri ve Heinrich Schliemann









Define bulmak bazen iyi bir beceri bazende kuvvetli bir şans ister.Nice büyük defineler vardır yıllarca üzerinde çalışılarak belgelere dayanılarak uzun araştırmalar sonucu değilde şans eseri veya duyduğu okuduğu bir efsaneyi ciddiye alıp iz süren insanlar bulmuştur.Ve bu yüzdendir ki bir çok büyük hazineyi Avrupalılar bulup ait oldukları bölgelerden kaçırarak kendi ülkelerine götürüp sergilemişlerdir.Bu sadece bizim ülkemizin kaderi olmamış aynı kaderi komşularımız ve sanayi devrimini algılayaman zamanın teknolojisinin gerisinde kalarak sömürülmeye mahkum kalan zengin bir kültürel geçmişe sahip bütün ülkeler paylaşmıştır.
Konuyu belki biraz dağıtacak ama bu ülkenin insanları olarak elbetteki bilinçli olmamız şarttır.Bu gün gıpta ile baktığımız gelişmiş ülkeler hem kendi kültür ve geçmişlerine sahip çıkmış hem de diğer ülkelerden kaçırdıkları eserlerle müzeler kurmuş gerek turizm ile gereksede kalıntıları inceleyip geçmiş uygarlıkları çözerek bilim ile bize kendi geçmişimizi pazarlamışlardır.Almanya'nın en önemli müzelerinden biri İzmir Bergama'dan I.Dünya savaşı sırasında kaçırılan Bergama Zeus Sunağı ile kurulan Berlin Bergama Müzesi'dir.İngiltere'de çoğunluğu Mısır Medeniyetine ait eserlerle kurulmuş Brıtısh Museum Amerika'da dünyanın her tarafından getirilen eserlerle kurulan New York Metropolitan müzesi bunlardan sadece birkaç örnek.Ve bu ülkeler bunları yaparken, bize göre hayalperest olan Heinrich Schliemann gibi insanlarla yaptılar.Aslında arkeoloji biraz hayal biraz macera ve çok iyi bir bilgi birikiminin yanında güçlü seziler de isteyen bir bilimdir.

Hikayemize gelince Heinrich Schliemann Almanyalı fakir terzi bir babanın oğludur.Kitaplara merakı olan becerikli bir çocuktur.Hayatını ise okuduğu bir kitap değiştirir.Antikçağ yazarlarından Homerosun kitabı İlyada ve kitabındaki Troya kralı Agememnonun hazinesi.Kitapta büyük bir hazineden bahsedilmektedir ve herkese göre de bu basit bir masaldır. Schliemann ise bunun gerçekliğine inanmaktadır ve kitapda yazıyla bunun zaten haritası anlatılmıştır ona sadece kafasında resmetmek kalmştır.Planlarını hazırlayan hayalperest Schlimann önce Yunanistana oradanda Türkiye'ye gelerek efsanin anlatıldığı Çanakkaleye geçer.Troyanın bulunduğu bölgede hisarlık tepede kazılarına başlar.Tarih 1870 tir.Oldukça acemice ve maddi sıkıntılar içerinde 1874 e kadar kazilar devam eder.bu esnada 1873 yılında İlyada da bahsedildiği yerde Troya Hazinesi bulunmuş ve çoktan Atina'ya oradanda Berlin'e götürülmüştür.Bizede kalan Heinrich Schliemann'ın; arkeoloji adına utanç bölgesi olan amacın sadece bahsedilen hazine olduğu ve bilimsel hiçbir kaygının güdülmeden kazıldığı hisarcık tepe olmuştur.



1 yorum:

Adsız dedi ki...

yorumun onaylanmasina gerek yok sen oku yeter. bir adam hazine bulmak amacli kendi mal varligina bu ise yatirmaz. bu adam ilyadayla buyumus birisi. turk mentalitesiyle hareket edip herseyi maddiyata baglamasan iyi olur. adam gelmis ne guzel suanda turklerin yasadigi bolgede hayallerini gerceklestirmis. Schleimann denilince hisarcik yani turkiye akla gelir. ne iyi turkiye icin. o hazinenin turkiye gibi 3. dunya ulkesine mi kalacagini mi sandin. imkansiz. sana kalan boyle dar kafadan baska bisey degil.